Tertemiz gelse idik eğer yıkamaya da gerek duymazlardı belki. Daha gözümüzü açmış olduğumuz andan itibaren ilk önce öğretilenlerin en başında gelmekte temiz olmak. Belki de bilinmekte ölene kadar kirlenecek olduğumuz..
Her yemekten daha önce her yemekten daha sonra, dışarıda oyun oynadıktan hemen sonra, okuldan eve gelindiğinde, dışarıda bir tane hayvanı sevdikten hemen sonra ? Her sabah kalktığımızda gecenin kirini temizlemek amacı ile ya da dedikleri gibi uykuda şeytanın bir pisliğine maruz kaldığımız için temizlenmemiz gerekmektedir. Yaşamakta olduğumuz her alanı durmadan da kirletiyoruz
Evimiz ile birlikte sokağımızı, işyerimizi, okulumuzu, barları, vapur iskelelerini, sokakları, arabamızı, sahilde güneşlenmekte olduğumuz şezlongun etrafını, içerisinde yüzüyor olduğumuz denizleri?. Bedenimizi olduğu kadar ruhumuzu da kirletmekteyiz. Ancak temizleyecek malzememizde olduktan sonra kirlenmek çok azda olsa iyi gelir.
Annemiz ile babamızdan korkularımızla başlamakta kirlenmemiz. Daha ilk yalanı söylemekteyiz : -ben yapmadımki.
Okullarda devam etmekte kirlenmemiz, çekmiş olduğumuz kopyaları da bilerek : -ben kopya çekmedim deyip, tamam çalışacağım diyerek ve çalışmayarak kirlenmekteyiz.
Büyüdükçe ise arkadaşlar ile kirleniyoruz, oyunlar oynamaktayız ; saklambaçlarda 100’e kadar saymamız gerekir iken 20’ye bile gelmeden bitti deyip kirleniyoruz.
Aşk yaşları da geliyor ve aşkın içinde kirlenmeye başlıyoruz ; seni çok fazla seviyorum diyoruz ancak tek isteğimiz kendimizi sevmek ve kendimizi hiç bir şekilde onsuz bırakmamak. Kendimi seviyorum en fazla kendim için seni istiyorum demeyip bir daha kirleniyoruz.
Sır yaşları gelmekte sonra, dostlar edinmekteyiz. Yalnızca sırlarını alıp kendi sırlarımızı vermeyip dostmuş yalanları ile kirleniyoruz.
Meslek yaşları gelmekte sonrada, yaşamda kalabilmek için çeşitli işler yapıyoruz. Her insan sevdiği işi yapmalı demekte olan dünyada, sevmediğimiz işler içerisinde çalışarak biraz daha kirleniyoruz.
Evlilik yaşları hemen geliyor, kendine benzemeyeni bulup kendine benzetebilmek için evlilik törenleri yapmaktayız. En büyük yeminleri de ediyoruz; hastalık ile birlikte sağlıkta, varlıkta, yoklukta sürekli deyip bir bir boşanıp kirleniyoruz. En temiz duruma gelene kadarda en pis durumlara giriyoruz.
Bazen yalanlar ile kirletiyoruz ruhumuzu temizleyecek bazı doğrularımız var ise, kalp kırıp kirletiyoruz temizleyecek bir özrümüz var ise, kötü sözler ile kirletiyoruz temizleyebilecek güzel sözlerimiz var ise kirlenmek biraz da olsa iyidir aslında.
Doğmuş olduğumuz anda başkalarının kalemleri ile çizilmekte yaşamımız. Sonrasında bize veriliyor kalemler ve bizler çiziyoruz neleri yaşayacaklarımızı. Elimize kalemleri vermiş olanlar silgileri ise unutuyor.
Herkesin silgisi olsa idi kirlenmek en güzeli idi aslında.
Bazı kalemler de var ki çok kalın yazan ve silmesi en zor olan, bazı kalemler mevcut ki çok ince bir şekilde yazan, en ucuz silgi ile de yok olabilen.
Kalemlerinizin kalitesi sizin doğru adımlarınızda önemlidir, öyle derin ve öyle kalın bir şekilde yazınki başarılarınız hiç bir şekilde silinmesin.
Silgilerinizin kalitesi ise yanlış adımlarınızda çok önemli, ne kadar çok kirlenirseniz kirlenin temileyebilecek kadar kaliteli özellikte olsun.
Her ikisine de sahip olduğunuz zaman , bazen KİRLENMEK ÇOK İYİDİR.
Bu evrende bize doğrular ile ve yanlışlar ile verildi. Ne yapmamız gerekmekte olduğu halde, o kadar fazla hata yapmaktayız ki.
Yaratıcımız her şeyi yapabilmemiz amacı ile bize iradeyi vermiş. İnsan iyi ve de kötüyü çok iyi bilir, hangisini çok düşünür ise onu yaşar. Asıl olarak kimse bizi hiç kirletmez ,bizi kirleten ve temizleyende kendimiziz asıl olarak.
İnsanoğlunu yanılmış olduğu tek şey ; geçmişi düşünür iken yaşadığı olumsuzlar için devamlı olarak bir suçlu aramak. Hiçbirimiz doğuştan iyi veyahut kötü olarak doğmayız. Bu özelliklere daha sonradan sahip olmaktayız. İnsan kullanma klavuzu bulunmayan bir varlıktır. Ne zaman ne yapacak olduğu belli olmaz. Belli olan tek bir şey her şeyin nedeni vermekte olduğumuz tepkilerdir.
Bir anda vermiş olduğumuz tepkiler ile boşanıp, bir anda vermiş olduğumuz tepkiler ile evleniyoruz. Bir anda ise iflas edereki bir anda da büyüyebiliyoruz.
Yer yüzünde olan en büyük dostumuz ve de düşmanımız hiç değişmedi, hiç bir şekilde de değişmeyecek; aynada bakmakta olduğumuz kişi.